theme-sticky-logo-alt
theme-logo-alt

Doğa Meditasyonları

Görenin gözünde ağacın her yaprağı ilahi vahyi içeren kutsal kitabın bir sayfasıdır. – Hazreti İnayet Han

1921 yılında Fransa’nın Wissous kentinde Hazret İnayet Han’ın rehberliğinde ilk Sufi Yaz Okulu toplanmıştı. Hazreti İnayet Han burada “Doğa Dalınçları” başlığı altında bir dizi tefekkürsel söz yazdırdı. Her bir söz bir fikir, nefesin salınımında taşınacak bir düşünce olarak verilmiştir. Bu sözler aracılığıyla, tefekkür eden kişi mevsimlerle, elementlerle, bitkilerle ve hayvanlarla, renklerle, yaratılışın kutsal geometrisiyle ve ilksel bütünlüğü içinde insan olma durumunun çeşitli yönleriyle mistik bir birlikteliğe girer. Sanat, anlam, ilham ve anda olabilmeyi bir arada deneyimleriz. En büyük sanatçı ile Bir olmayı deneyimleriz.

Aradan yüz yıl geçti ve Hazret’in Doğa Dalınçları günümüzde bağlantı kurmak için son derece önemli oldu. Dünyamızın ve doğanın insanlık tarafından çok zorlandığı bir döneme girdiğimiz aşikar. Farkındalık ve duyarlılık içinde olanlar ekolojik bir yas süreci yaşadı, yaşıyor. Bir grup insan doğa ile eskisinden daha güçlü bir şekilde bağlı hissediyor. Ancak ortalama insanın doğa ile bağlantısı da giderek daha çok zayıflıyor.

Oysa doğada olmak kendi doğamız ve kim olduğumuzu hatırlamak işlevi görüyor. Yaşamı, ölümü, dönüşümü daha bir bilgelikle kavramamıza yardım ediyor. Çok etkileyici bir belgeseli izlemenizi öneririm; Toprağın Tuzu (The Salt of The Earth) Fotoğrafçı Sebastián Selgado son derece büyük bir duyarlılıkla sürdürdüğü fotoğraf çalışmalarının tanıklığında bir tükenişe, umutsuzluğa doğru sürüklenmiştir. “The Salt of the Earth “te Salgado bir kumsalda uyuyakaldığını ve uyandığında bir deniz aslanının yanına gelip yattığını, ardından bir diğerinin de ona katıldığını ve toplamda üç deniz aslanı olduğunu hatırlıyor. Bu Ona kendinin de doğanın bir parçası olduğunu hatırlamasına yardım ediyor. İyileşmesine ve sonrasında atalarından kalan bir toprağı yeniden ormana dönüştürmesine yol açan bir uyanış başlatıyor.

Doğa ile Yeniden Bütünleşebilme

Doğada olup kendini, toprağı, suyu, havayı ve tüm varlıkların ruhunu yeniden hissedebilmek, hem kendimiz ile hem de tüm yaşam ile bağlantımızı güçlendirebilir. 

Doğada yapılan dalınç çalışmaları fiziksel, zihinsel, ruhsal sağlığımıza katkı sunup bizi iyileştirebilir. Topraklanmanın tüm bunlar üzerine etkileri günümüzde kanıtlanmıştır.

Ayrıca doğa ile uyumlu çalışmalar sezgisel dünyamıza açılmamıza, yaratıcılığımızın artmasına, ilhamlar ve keşifler yaşamamıza yardım eder.

Doğa kendi kendini onarma ve güzellik ve uyum içinde bir arada yaşamaya dair örnekler sunabilir. Unuttuk bunu çünkü… Özellikle kentlerde modern zamanların dayatttığı alışveriş temelli yaşam biçimine hayır diyemedi insanlık. Hayvanlar ve bitkiler tüketim nesneleri oldu. Kendine geri dönmenin, dönüşümün yolu Doğa ile sahici bir ilişkiden geçiyor. Bu aslında insanın kendini hatırlamasıdır. İlahi aşkın müziğini duyarız,

Mevlana, doğayı yalnızca bir “manzara” ya da estetik bir oluşum olarak görmektense, ilahi aşkın ve varlık birliğinin yansıması olarak tanımlar. Ona göre doğa, Allah’ın yaratımındaki mükemmelliğin, sürekli dönüşümün ve her şeyin birbirine bağlılığının simgesidir. Mevlana’nın şiirlerinde ve öğretilerinde, her çiçek, her ağaç, her kuş – hatta doğanın tüm unsurları – aslında aynı ilahi kaynaktan gelen, birbirine karışan ve insan ruhuna ilahi aşkı hatırlatan tecellilerdir.

Doğada birlikte yürüyüş ve dalınç ile bu eşsiz hediyelere kendimizi açabiliriz. Programlarımızı izleyerek bu çalışmalara katılabilirsiniz.

sevgiyle

Sema İlhan

15 49.0138 8.38624 1 1 6000 1 https://kalbinyolu.com 300 0