Rüya asla yalan söylemez.

Burası bir rüya..
Sadece uyuyanlar burayı gerçek kabul eder.
Sonrasında tıpkı şafağın doğuşu gibi ölüm gelir ve
Daha önce tasa olarak gördüğün her şeye gülerek uyanırsın..
Hz. Mevlânâ (ks)
Rüya için en önemli bilgi rüyaların asla yalan söylemediğidir ve kendimize dair yolculuk için bu çok temel bir bilgi… Kendi hakikatimize açılan bir kapı için güçlü bir davet değil mi? O yüzden rüya Ölmeden önce ölmenin de bir yoludur. Ölen sahte benliğimizdir.

Rüya illüzyondur ama illüzyonun arkasında bir ruh vardır. Rüyalar sana zihninde neler olup bittiğini gösterir. Zihnindeki izlenimleri temizlediğinde Sufi deneyiminde nefs mertebelerinde de ilerleme gerçekleşir.
Rüyada zihnin aynası ruhunu göstermektedir, sana ait ruhunun manzarası oldukça sana özgüdür. O yüzden de rüya gören rüya tabirleri ile rüyasını anlayamaz. Zaten gölgede olan bir konuya baktığından zihin tarafından baskılanabilir. Bazen ruh üzgündür, bu da ruhun zihin tarafından nemlendirildiğini anlatır.
Berrak bir rüyada uyandığında fark edersin ki zihnimi görüyorum. Zihnimi dönüştürebilirim.
Budizim, Sufizm, Jung’un rüya çalışmaları benzer alanlara odaklanmaktadır. Gerçek kendiliğin ortaya çıkarılması, karanlıkta kalan alanların aydınlanması, kişinin kendi hakikatine uyanması.. ve kişi bu otantik kendiliği ile aydınlandıkça yaşamda kendini gerçekleştirmeye başlar.
Aslolan arayıcının samimi bir şekilde kendi rüyaları ile bir yolculuğa çıktığında, karşılaştığı her zihinsel engeli şefkatli bir şekilde ele alabilecek bir rehber ile çalışmasıdır.
Rüyalarınızı kaydetmeyi unutmayın…
sevgiler
Sema İLHAN
“Allah’ım, sen her gece ruhlan ten tuzağından azad eder, onları dünyaya ait işlerden, hâtıralardan kurtarırsın. Ruhlar, her gece ten kafesinden kurtulurlar da, kimsenin hükmü altında bulunmayan, kimseye hükmetmeden hürriyete kavuşurlar. Zindandaki mahpuslar, gece uyuyunca, zindanda bulunduklarından habersizdirler. Yüksek mevkilerde bulunanlar da refah içinde yaşayan mutlu kişiler de uykuya dalınca her şeylerini kaybederler. Uykuda ne gam, ne kazanmak, ne de kaybetmek endişesi vardır. Ne de şunun bunun hayâli vardır. Halkın canları, nedeni, niçini olmayan bir sahraya (ruhlar âlemine) gider. Ruhları ruhlar âleminde, bedenleri de yattıkları yerde istirahat eder. Sonra ilahî bir işarede, bütün ruhları tekrar ten tuzaklarına getirir, onlan iyi ve âdil insan olmaya davet eder. Vaktaki seherin nuru görünür, felek akbabası altın kanatlanın çırpar, sabah olur, güneş doğar. Sabahın yaratıcı olan Allah, İsrafil gibi bütün ruhları alır o ülkeden, ruhlar âleminden şu görünen âleme, sûret âlemine getirir. Etrafa dağılmış, yayılmış olan ruhlan beden ile bağlar. Böylece bedenleri tekrar ruhlara hâmile yapar, gebe bırakır. Geceleri insanlar uykuya dalınca can atlarının beden eğerlerini soyar alır. “Uyku, ölümün kardeşidir” hadisinin sırn budur.”
Hz Mevlana